5 Ekim 2007 Cuma

.NET Kütüphanelerinin Kaynak Kodu görücüye çıkıyor!!!...

Dün çok heyecan verici bir duyuru yapıldı Microsoft tarafından. VS 2008 ve .NET Framework 3.5 un çıkışı ile beraber tüm .NET kütüphanelerinin kaynak kodları Microsoft Reference License =>http://www.microsoft.com/resources/sharedsource/licensingbasics/referencelicense.mspx(MS-RL) koşulları altında isteyen herkese dağıtılacak.

Kodları ve kod yorumlarını da dahil etmek üzere.
NET Temel Sınıfları (System, System.IO, System.Collections, System.Configuration, System.Threading, System.Net, System.Security, System.Runtime, System.Text vd.)


ASP.NET sınıfları (System.Web)

Windows Forms sınıfları (System.Windows.Forms)

ADO.NET sınıfları (System.Data)

XML sınıfları (System.Xml)

WPF sınıfları (System.Windows)açılacaktır. Sonraki etapta WCF, WorkFlow ve LINQ kütüphaneleri gelecektir.
Böylelikle kaynak kodları indirip içeriklerine bakabileceğiniz gibi Visual Studio içerisinden debug etme şansınız da olacaktır. Internet üzerinden açılacak sembol sunucu aracılığı ile .NET içerisinde çok rahatlıkla hata ayıklama özelliğine de sahip olabileceksiniz. Visual Studio içerisinde hata ayıklama için daha detaylı bilgiye Scott Guthrie'nin blog'undan erişebilirsiniz. Tabi daha önceleri Reflector gibi araçlar aracılığı ile .NET kodlarını görebiliyordunuz ama entegre hata ayıklama metodu ile .NET sınıflarını adım adım izleyebilir ve hatanın nereden kaynaklandığını bulabilirsiniz...
(devtr.spaces.live.com)

2 Ekim 2007 Salı

Karadeniz gezisi devamı..


Karadenizin eşsiz doğal güzelliklerine kaldığım yerden devam edelimm. Terme ilçesinin yakın bir köyüne çıktık..(çıktık diyorum harbiden resmen dağa tırmandık demek lazım ama giresunun köylerini görünce oranın düz bir arazi olduğunu anladım:)) ) Köyün ismi tam olarak aklımda değil ama Tüm çarşamba ovası eşşiz ve okadar dağın arasında yeşil bir denizi andırırcasına ayaklarımızın altındaydı.. Orada yaklaşık bir saat konakladık ve akşam üstü termeye geri döndük.. Akşam çayımızı içtikten sonra. Tekrar yola koyulduk.. Bu arada Meryem teyzeye hiçbir pastanede o tadı alamadığım güzellikte suböreği tatdırdığı için çok teşekkür edip ellerine sağlık diliyorum. Birdaha nasip olurda oraya uğrarsam özel isteğim olacak.. Yola çıktık Ordu ilimizin mükemmel doğal yapısıyla Gece muhalefetinden dolayı tanışmayı erteledikk. Ama belkide türkiyenin engüzel ilçelerinde olan ÜNYE nin harika görüntüsü gece olsada kendini hissetdirip insanı orada duraklamak mecburiyetinde bırakıyo resmen.. Bizde öle yaptık.. Harika biryer diye bilirim karadenizin engüzel yerlerinden biri diyorum okadar... Yola devam edip giresuna doğru ilerlemeye başladık gecenin 11'inde.


Yola devam ederken ordu ile Giresun arasında türkiyenin enbüyük tüneli olan


Ordu Nefise Akçelik tüneline Girdik çıkamadık nerdeyse :) uzun ve virajlı olduğu için ve hız sınırlaması 80 km olduğundan dedim bunu.. Türkiyeye böyle bir eser bıraktıkları için tüm emeği geçenlere teşekkür edelim..




Akşam daha doğrusu gece saat 11 civarı Giresuna geldik.. Bizi Belki oraların En tanınmış Fotoğrafçısı (FotoAhmet=> www.ahmetozturkfotografcilik.com.tr ) Ahmet öztürk Karşıladı.. Misafirperverliğinden ve ilgisinden dolayı Çok teşekkür ederiz Ahmet eniştemize...



Giresuna gidince, gidilmezse olmazlarından olan Giresun kalesine bizde çıktıp Eşşiz manzaranın keyfini çıkardık.








Sabah olunca gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Önce merkeze bağlı Sayca köyüne çıktık( çıktık diyorum gerçekten çıkıyosun, resmen dağın yamaçları zirvede ne var? merak konusu.)
Orada şunu gördük kırsal kesimlerki köylerde nüfus yok olmak üzere. Köylerde kimsecikler kalmamış, gerçi evlerde pek görünmüyo ama. Viran köy durumunda nerdeyse.
Sonra köyden indim şehire muhabbeti giresuna geri döndük...
Oradan Trabzona uzanalım dedik ve dedelerimin eskiden konyadan yerleştiği Trabzonun Sürmene kazasına gitmek üzere yola çıktık. Yol boyunca bu güne kadar hep isimlerini duyduğum ilçeleri; Espiye, Görele, akçaabat özelliklede TİREBOLUYU görme şansını buldum.. Triboludan geçerken içimde hafif bir elem oluştu, çünkü ismi bende birşeyler çağrıştırıyodu. Küçük ama güzel bir yerdi hep merak ettiğim tirebolu. Bağzı anıları canlandırdı beynimde kendisnin hiç alakası olmasa:)
Trabzonun sınırlarına girmiştik biraz ilerledikten sonra. Gerçekten şaşırdım arazi koşullarının bukadar elverişsiz olmasına rağmen buraya böyle bir şehir nasıl kurulmuş diye. Trabzona pek oyalanmadık, sürmeneye oradaki bilmem kaçıncı göbekten olan amcalarımızı ilkdefa görecektik.
Sürmeneye gelmeden nurasını aldığımız Mustafa Karadağ amcayı aradık. Karşılasın diye bizi sürmenede. Sürmene karakolunun orada durduk. Mustafa amcayı beklemeye koyulduk. Bizi karakolun oradan alacaktı ama öyle garip bi durum ki ne adam bizi tanıyo neden biz adamı, şunu biliyoruz sadece, benim biricik dedemin eniyi arkadaşıymış ( kankası). Neyse oralarda bastonla yürüyen biraz yaşlı bir adam dikkatimi çekti, babma bu adam olabilirmi dedim. iyi bi tahminde bulunmuşum adamla küçük bir diyalog kurdukktan sonra anladık doğru kişi ile konuştuğumuzu. Mustafa amca saolsun çokk iyi ağırladı bizi. Eski anılarını paylaştı bizimle çğk güzel bir vakit geçirdik adamla. Oylum köyünü nasıl belediye yaptığınıanlattı bize eski muhtar yeni belediye başkanı mustafa karadağ. Dedemle maceralarından bahsetti süperdi ya. Benim çok sevdiğim dedeciğimin maceralarını dinlemek, onu kaybetmemizin üzerinden bunca yıl geçmemesine rağmen onu hala nekadar sevdiğimi ve nekadar özlediğimi anlattı bana.
Akşam üzeri oradan ayrıldık oylum köyüne gidemedik o içimde uhte kaldı, ama birdahaki sefere mutlaka gideceğim. Buarada sürmenede bir pastaheneye uğradım elimiz boş gitmeyelim diye. Yarabii bu ne hoş konuşmadır ya. Adamdan birkilo şundan yarım bundan, yarımda ondan dedim. Uşağım ne diysun doğru konuş daaa demez mi? Aman allahım koptum yaa orada. Birkaç genç oturmuş konuşuyolar süper bi ortam negüzel konuşuyolar. Arabaya gidene kadar güldüm ya,( yanlış anlaşılmasın.! hoş olduğu içi).
Giresuna döndük akşam hatta gece olunca. Geceyi orada geçirip fenerbahçe - inter maçına orada şahit olduk...
Sabah yola çıktık. artık veda etmeye başladık karadenize ve eşsiz güzelliğine.
Akşam üzeri geldik samsuna orada akşam yemeğimizi yedikten sonra yola devam ettik. Havzaya kadar. Havzada peder beyin arkadaşı Ali ikize konuk olduk. Havzanın kaplıcalarından faydalanmaktı amaç ama ali abide çok takıldığımız için. kaplıcalara gidemedik. Ama ali abinin ticari ve idari bilgilerinden baya bi istifade ettik. Kendisi havzanın en tanınmış tacirlerinden ve idari amirlerinden ticaretin sırlarını anlattı bize:)
Saat 00:30 civarı ayrıldık oradan, yolaçıkıp sakaryaya doğru yol almaya başladık. Gecenin sakin karanlığında yola devam ettik. sabah karşı sakarya il sınırlarına girdik.
Sabah 7:30 karaçalı 'ya yani köyümüze geldik. Evde öğlene kadar uyuduktan sonra birkaç akrabayı ziyaret edip akşam istanbula geri döndük.
Böylelikle bir maceranında sonuna gelmiştik. Biraz hüzün biraz mutluluk karmaşık duygularla ilerledim nato yolunda. Sonra bizim sokağa girdim. Sokağa girince, Bu kısa ama çok dolu bir maceranın son noktasını koymuş olduk.